GPS ile Konum Aynı Mı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
İstanbul’da bir sabah, yoğun bir iş gününe başlarken sabah trafiğinde sıkışıp kaldım. Herkes gibi, ben de telefonuma bakarak ne kadar sürem kaldığını öğrenmeye çalışıyordum. GPS’imi açtım, ama o kadar farklı bir noktada kaldım ki, bir yanda trafik, diğer yanda yorgun insanlar… Konum doğruydu, ama fiziksel olarak orada olmanın verdiği his tamamen farklıydı. Bu durum, bana bir şeyi düşündürdü: GPS ile gerçek konum aynı mı?
Çok basit gibi görünen bir sorunun altında, aslında toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle ilgili önemli bir tartışma yatıyor. GPS bize bir konum veriyor, bir noktayı işaret ediyor. Ama o noktada her bireyin deneyimi aynı mı? Geçtiğimiz yıllarda bir sivil toplum kuruluşunda çalışırken, sokakta, toplu taşımada ve iş yerlerinde gördüğüm sahneler de bu soruyu yanıtlamak adına bana birçok şey öğretti. Farklı gruplar, cinsiyetler, sınıflar ve etnik kökenler, GPS’in verdiği o “konum”u farklı şekillerde deneyimliyor. İşte bu yazıda, GPS ile konumun gerçekten aynı olup olmadığını, toplumsal cinsiyet ve sosyal adalet bağlamında inceleyeceğim.
GPS Konumu: Herkes İçin Aynı mı?
İstanbul gibi büyük bir şehirde, günümüzün dijital haritaları çoğu zaman doğruyu gösterse de, her bir birey için aynı deneyimi sunmaz. GPS’imiz nereye gitmemiz gerektiğini gösterebilir, ama herkesin o yolda ilerleyişi aynı hızda ve güvenlikte olmayabilir. Mesela, sabah işe giderken sıkça rastladığım bir manzara var; kadınların toplu taşımada ne kadar sıkıntı çektikleri. Kadınlar, yoğun saatlerde otobüs ya da metroda güvenlik açısından daha temkinli olmak zorunda kalıyorlar. Trafikte ise, fiziksel olarak aynı konumda olan bir kadın ile bir erkek, çoğu zaman aynı “hareket alanına” sahip olmuyor. Kadınlar daha fazla dikkatli olmalı, daha fazla alan bırakılmalı…
Bu da şu soruyu akla getiriyor: GPS ile konum aynı mı, yoksa toplumsal cinsiyet gibi faktörler, birinin fiziksel konumunda bile önemli farklar yaratıyor mu? Kadınların fiziksel güvensizliği, GPS’in sunduğu “doğru” konumla örtüşmüyor. Bir kadının gece saatlerinde yalnız yürürken ya da yalnız toplu taşımaya binerkenki deneyimi, erkeklerden çok farklı. Biri harita üzerinden evine rahatça dönebilirken, diğeri her adımda sosyal korkularla karşılaşıyor.
Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: GPS Konumunun Adaleti
Toplumsal cinsiyetin yanı sıra, GPS konumunun eşitsiz dağılımı, etnik köken, sınıf ve sosyal statü gibi diğer toplumsal faktörlerle de şekilleniyor. Örneğin, bir mahallede yaşayan zengin bir birey ile dar gelirli bir birey, aynı şehirde yaşıyor olsalar da, şehirdeki “fiziksel” konumları ve bu konumun onlara sunduğu fırsatlar çok farklıdır. GPS, her iki kişiye de aynı noktayı işaret edebilir, ama gerçek dünyada, daha düşük gelirli bir kişi, aynı yolda yürürken daha fazla engelle karşılaşıyor. Bu, şehrin altyapısının ve sosyal yapısının, kişilerin yaşam koşullarını ne kadar derinden etkileyebileceğini gösteriyor.
Bir gün, bir grup arkadaşım ve ben, farklı semtlerden bir araya gelmek için buluşmuştuk. GPS bize hepinizi aynı noktada toplanabileceğimizi gösterdi, ama semtler arasındaki farklar bizim konforumuzu etkiledi. Zengin semtlerden gelen arkadaşlarım, buluşma yerine rahatça geldi, ama daha az gelirli mahallelerden gelenler toplu taşımada daha fazla zaman harcadı, daha fazla zorluk yaşadı. Bu, konumun sadece GPS’ten ibaret olmadığını, sosyal sınıf farklarının konum kavramını nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.
Sosyal Adalet ve Konum: Herkes İçin Aynı Fırsatlar Mı?
GPS’in bize sunduğu bilgiler, belki de sadece fiziksel bir yönü gösteriyor. Ama gerçekte, bu konum, bize fırsatlar ya da engeller de sunabiliyor. Kadınlar, LGBTQ+ bireyler, göçmenler, düşük gelirli bireyler ya da etnik azınlıklar, bu toplumsal grupların her biri, aynı şehirdeki fiziksel konumları kadar, toplumsal olarak da farklı konumlarda yer alabiliyorlar. Örneğin, bir LGBTQ+ birey, bazı semtlerde kendini güvende hissetmeyebilir, ya da kadınlar gece saatlerinde yalnız yürümek zorunda kaldıklarında kendilerini daha güvensiz hissedebilirler. Bu da şu soruyu doğuruyor: Fiziksel konum doğru olsa bile, toplumsal konum ne kadar doğru?
Günlük hayatımda gözlemlediğim bir diğer önemli fark ise, toplumsal cinsiyet ve sosyal eşitsizliklerin çalışma hayatında yarattığı etkiler. Aynı ofiste çalışan bir kadın, erkek meslektaşlarıyla aynı fırsatları bulamayabiliyor. Kadınlar, kariyerlerinde ilerlerken engellerle karşılaşıyor, hatta bazen “doğal” olarak daha düşük maaşlar alıyorlar. Aynı fiziksel ofis alanı, onların “konumlarını” farklı şekilde etkiliyor. GPS ile gösterilen konum doğru olabilir, ancak bu, herkesin o noktada eşit fırsatlara sahip olduğu anlamına gelmiyor.
Sonuç Olarak: GPS ile Konum Aynı Mı?
GPS’in bize gösterdiği konum, çoğu zaman “doğru” olabilir, ama bu konum, toplumsal cinsiyet, sosyal sınıf, etnik köken gibi faktörler tarafından şekillendirilen deneyimlerimize yansımıyor. Gelecekte, bu eşitsizliklerin daha fazla sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Belki de GPS, sadece fiziksel bir yönü işaret ediyor ama aslında hepimizin o noktada farklı deneyimler yaşadığını, farklı zorluklar ve fırsatlar gördüğünü unutmamalıyız. Şehirde, sokakta, ofiste, toplumda; konum aynı olsa da, deneyimler her zaman farklı olacaktır. Bu yüzden belki de “GPS ile konum aynı mı?” sorusuna vereceğimiz yanıt, sadece fiziksel değil, toplumsal bir yanıt olmalı.