İçeriğe geç

Günün adamı neden yasaklandı ?

“Günün Adamı” Neden Yasaklandı? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Pedagojik Bir Okuma

Bir eğitimci olarak her zaman şuna inanırım: öğrenme yalnızca bilgi edinme değil, dönüşümün ta kendisidir. Öğrencilerimize yalnızca ezberletmek değil, düşündürmek istediğimizde gerçek öğrenme başlar. Ancak bazı düşünceler vardır ki, dönüştürücü etkileri nedeniyle rahatsızlık yaratır. Haldun Taner’in ünlü oyunu “Günün Adamı” da tam olarak bu noktada, bir öğrenme sürecinin toplumsal düzeydeki yansıması olarak karşımıza çıkar. Bu yazıda, bu oyunun neden yasaklandığını bir eğitimcinin gözünden, pedagojik kuramlar ve öğrenme psikolojisi çerçevesinde ele alacağız.

Öğrenme ve Değişim: Eleştirel Düşünmenin Gücü

Haldun Taner’in “Günün Adamı” adlı oyunu, bireyin çıkarları uğruna nasıl değişebildiğini, değerlerini nasıl dönüştürebildiğini hiciv yoluyla anlatır. Oyundaki karakter, ilkeleri yerine fırsatları seçer; toplumda saygı kazanmak için özünden uzaklaşır. İşte bu anlatı, bireydeki öğrenme sürecinin etik boyutunu açığa çıkarır. Çünkü öğrenmek yalnızca bilmek değil, değer üretmektir.

Pedagojik açıdan bakıldığında, “Günün Adamı” oyunu bir “eleştirel pedagojinin” ürünüdür. Paulo Freire’nin “Özgürleştirici Eğitim” yaklaşımında olduğu gibi, sanat da bireyi pasif bir dinleyici olmaktan çıkarıp aktif bir sorgulayıcıya dönüştürür. Oyun, seyirciye “sen olsan ne yapardın?” sorusunu yöneltir. İşte tam da bu nedenle, sistemin alışık olmadığı bir öğrenme biçimini tetikler. Çünkü öğrenme, burada mevcut düzeni sürdürmek değil, sorgulamaktır.

Pedagojik Yöntem Olarak Tiyatro: Öğrenmenin Sahnedeki Yansıması

Tiyatro, insan davranışını yansıtmanın en etkili eğitim araçlarından biridir. Haldun Taner’in tiyatrosu, dramatik öğrenme yönteminin erken örneklerinden sayılabilir. Seyirci yalnızca izleyici değildir; oyun sırasında kendi davranış kalıplarını fark eder, empati geliştirir ve etik bir öz eleştiri sürecine girer.

Bu bağlamda “Günün Adamı” yalnızca bir sanat eseri değil, bir öğrenme laboratuvarıdır. Taner’in amacı, bireyi güldürürken düşündürmek, düşündürürken dönüştürmektir. Ancak bu dönüşüm, mevcut güç yapılarını rahatsız eder. Çünkü öğrenme, kontrol edilemeyen bir enerjidir; birey bir kez sorgulamayı öğrenirse, artık ezberlenmiş doğrulara geri dönemez. İşte bu yüzden oyun, dönemin otoriteleri tarafından “sakıncalı” bulunmuş, yani öğrenme sürecinin potansiyeli tehdit olarak görülmüştür.

Yasak ve Öğrenme: Bastırılmış Bilginin Pedagojisi

Yasaklama, bir öğrenme sürecinin kesintiye uğratılmasıdır. Eğitim psikolojisinde bu durum, “bilişsel direnç” olarak tanımlanır. Kişi ya da sistem, yeni bilgiyi mevcut şemalarına uyduramadığında reddeder. “Günün Adamı”nın yasaklanması da tam olarak bu mekanizmayı gösterir: toplumun, bireyin ahlaki esnekliğini fark etmesini istemeyen bir yapı, bu farkındalığı doğuran öğrenme sürecini durdurmak ister.

Ancak pedagojik açıdan yasak, genellikle öğrenmeyi engellemez — aksine daha derin bir merak uyandırır. Öğrenciye bir kitabı yasaklarsanız, o kitabın sayfaları daha çok merak edilir. Haldun Taner’in oyunu da bu yasaklama sayesinde daha fazla tartışılmış, eleştirel düşünme sürecinin bir sembolüne dönüşmüştür.

Bireysel Öğrenme: “Günün Adamı” Olmamak

Öğrenmenin nihai amacı, bireyin kendi düşünsel özerkliğini kazanmasıdır. “Günün Adamı” kavramı, öğrenmenin tam tersi bir durumu anlatır: bilgiyi araçsallaştıran, çıkarına göre şekillenen birey. Gerçek öğrenme ise bireyi dönüştürürken ilkesel bir istikrar kazandırır. Bu açıdan bakıldığında, Taner’in eleştirisi bir eğitim manifestosudur: “Bilgiyi menfaat için değil, hakikat için kullan.”

Bu oyunu bir pedagojik metin gibi okuduğumuzda, öğrencinin öğrenme sürecinde karşılaştığı temel ikilemle yüzleşiriz: “Ne öğrenmeliyim?” değil, “Neden öğreniyorum?” sorusu. Bu sorunun yanıtı, bireyin ahlaki pusulasını belirler. Eğer bilgi yalnızca statü için öğreniliyorsa, o bilgi “günün” bilgisidir. Oysa hakiki öğrenme, “insanın” bilgisidir.

Toplumsal Öğrenme: Yasaklanan Düşünceler ve Kolektif Hafıza

Toplumlar da tıpkı bireyler gibi öğrenir. Ancak kolektif öğrenme, eleştirel düşüncenin özgürce dolaşmasıyla mümkündür. “Günün Adamı”nın yasaklanması, toplumun kendi kendine öğrenme kapasitesine konulan bir sınırdır. Bu yasak, bireysel değil, kurumsal bir öğrenme korkusunu yansıtır. Çünkü eleştirel düşünme, bireyi güçlendirirken otoriteyi zayıflatır. Otorite, bilginin değil, bilmemizin sınırlarını çizer.

Burada şu sorular kaçınılmaz hale gelir: Bir toplum, rahatsız edici bilgiyi öğrenmeye hazır mı? Eleştirel düşünceyi bastırmak, gerçekten düzeni mi korur yoksa öğrenmeyi mi engeller? Öğrencilerimize sorgulamanın tehlikeli değil, geliştirici olduğunu nasıl öğretebiliriz?

Sonuç: Yasaklanmış Bir Oyundan Öğrenilenler

“Günün Adamı”, pedagojik açıdan yalnızca bir tiyatro eseri değil, bir öğrenme metaforudur. Oyunun yasaklanması, öğrenmenin doğasındaki devrimci potansiyelin kanıtıdır. Çünkü öğrenmek, bir şeyi bilmek değil, onu değiştirmeye cesaret etmektir. Haldun Taner’in eseri, bu cesaretin sahnedeki yansımasıdır.

Son olarak şu soruyu birlikte düşünelim: Gerçek öğrenme bizi her zaman rahatlatır mı, yoksa bazen rahatsız ederek mi büyütür? Belki de “Günün Adamı”nın asıl dersi budur — öğrenmek, konforu değil dönüşümü seçmektir.

Kaynaklar

  1. Taner, Haldun. Günün Adamı. Varlık Yayınları, 1953.
  2. Freire, Paulo. Ezilenlerin Pedagojisi. Ayrıntı Yayınları, 1991.
  3. Vygotsky, Lev. Mind in Society. Harvard University Press, 1978.
  4. Piaget, Jean. The Psychology of Intelligence. Routledge, 1950.
  5. Türk Dil Kurumu, “Yasak” ve “Öğrenme” maddeleri. TDK Güncel Türkçe Sözlük.
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbet girişsplash